Dağdaki Kadın – Woman at War

Yazmaya uzun bir ara vermiş oldum. Güzel şeyler oldu o aralıkta. Güzel kitaplar da okudum, güzel filmler de seyrettim fırsat bulabildikçe. Hayat biraz düzene girdi nihayet ve dün akşam seyrettiğim güzel bir filmi buraya hatıra bırakmak istedim. İzlanda'nın muhteşem arazilerinde harika sahneleri ile "Hadi gidelim!" isteği uyandıran bir film Dağdaki Kadın. Halla 49 yaşında yalnız … Okumaya devam edin Dağdaki Kadın – Woman at War

Klasik Eser Yayıncılığında Bir Kambur: Notre-Dame de Paris

Tez bitirme telaşesinden aylardır gönlümce bir roman okuyamamıştım. "Gönlümce okumak" şöyle oluyor: Romanla yatıp kalkıyorum günler, hatta haftalarca. Nitekim iki haftadır Notre-Dame de Paris etrafında dönüp duruyorum. Zihnimde geziniyor Hugo'nun roman kişileri. Dilinize takılıveren bir şarkı gibi. Damakta yavaş yavaş eriyen lezzetli bir çikolata gibi (Çikolata da kakao üretim sürecindeki çocuk istismarı sebebiyle yiyemediklerimizden oldu … Okumaya devam edin Klasik Eser Yayıncılığında Bir Kambur: Notre-Dame de Paris

İçsel Uçuş – Internal Flight

Geçen hafta babam bir adamın gitarıyla yaptığı heyecan verici müzikten bahsetti ve beraber dinledik. İlk kez duymuş oldum Estas Tonne'un adını ve müziğini. 9 dakikalık bir sokak performansıydı ve nefisti. Gitar mı adam olmuş, adam mı müzik olmuş belli değildi sanki. Meğer meşhur bir gitar virtüözü, kendi deyişiyle "modern zaman ozanı" imiş. Bundan birkaç gün sonra da … Okumaya devam edin İçsel Uçuş – Internal Flight

100 metre

Bir sabah yüzünüzü yıkarken cildinizde bir tuhaflık fark ediyorsunuz.  Ya da kolunuzun herhangi bir şeyle temasını diğer kolunuzunkinden farklı hissediyorsunuz. Mutfağa yürürken bir ayağınızı sürüdüğünüzü yorgunluğa, uyku sersemliğine bağlamaya çalışıyorsunuz. Ama hayret ki çatalı tutup bir lokma yiyebilmek üzere elinizi kontrol etmek için müthiş bir zahmet çekiyorsunuz! Önce inanamıyorsunuz tabii. Tekrar tekrar deniyorsunuz bedeninizi. O gün … Okumaya devam edin 100 metre

Çamur!

Belgesel seyretmeyi pek severim. Bana göre belgesel, gidemediğin yerleri görmek, göremeyeceğin insanları tanımak, aklına bile gelmeyecek olayları öğrenmek için küçük bir fırsattır çünkü. Kainat ayetlerini okumanın bir yolu belki de. Sahralardaki vahşi yaşam belgeselleri gelir çoğunun aklına ve avlanma görüntülerini manasız bulurlar. Halbuki "denge" kavramı üzerinden tefekkür etse insan... Hani o Kur'an'da "sakın bozmayın!" diye … Okumaya devam edin Çamur!

Durgun Hayat

Güzel bir yemek yedikten sonra dahi bir süre lezzetini almaya, tadını çıkarmaya çalışan biri olarak ruha hitap eden bir eseri tüketip geçmek mümkün olmuyor benim için. Soluk soluğa okuduğum ve çok etkilendiğim bir kitabı boşlukta bir noktaya dalıp giderek uzun uzun düşünmelerime, sonra aniden kalkıp eserle ilgili ne bulursam okumalarıma eşim çok gülüyor. Esere daha fazla nüfuz edip, … Okumaya devam edin Durgun Hayat

Havz-ı Nakkaşi

Dün bir arkadaş tavsiyesi ile haberdar olduğum bu filmi akşam da kısmet oldu seyrettik. Hala etkisindeyim. Hafif zeka geriliği olan Rıza ve Meryem'in ilk görüşte başlayan ışıltılı sevgisi ile açılıyor film. Bu sevimli çift evlenmiş, kendileri gibi engelli olmayan bir oğulları olmuştur: Süheyl. Süheyl 10 yaşındadır, dördüncü sınıftadır, çocuktur, çocuktur, çocuktur. Çocuk aklı, tecrübe azlığından, anlayamaz … Okumaya devam edin Havz-ı Nakkaşi